Türkiye’de tarım, istihdam, ihracat ve ulusal gelire yaptığı katkılar nedeniyle önemli bir gelir kaynağıdır.
Tarım sektörü, 6,1 milyon istihdam, 62,7 milyar dolar gelir ile önemli bir ekonomik faaliyettir. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Türkiye’nin tarım ihracatı geçen yıl 2020’ye göre, yüzde 32,9 artarak 225 milyar 367,7 milyon dolara yükselmiştir.
Ancak bu verilerin aksine küresel iklim değişikliğinin bir sonucu olarak Türkiye’nin tarımsal üretimde ciddi kayıplar yaşayacağı tahmin edilmektedir.
Peki iklim değişikliğinin ülkemiz tarım sektörüne vereceği zararlar nelerdir? İşte detaylar:
Küresel İklim Krizininin Tarım Sektörüne Etkileri
İklim, tarımsal üretim için en önemli faktördür. İklim değişikliğinin tarım üzerindeki potansiyel etkileriyle ilgili olarak, son on yılda önemli araştırma ortaya çıktı
Araştırma konuları, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki olası fiziksel etkilerine, örneğin mahsul ve hayvancılık verimlerindeki değişiklikler ve bu potansiyel verim değişikliklerinin ekonomik sonuçlarına odaklanmaktadır.
Bu verim değişiklikleri aşağıda listelenmiştir:
1. Mahsul Verimi
Çalışmaların çoğu, iklim değişikliğiyle birlikte ülkenin başlıca mahsullerinden biri olan mısır verimindeki düşüşleri simüle ediyor. Ancak, ülkenin en önemli mahsulü olan buğdayın iklim değişikliğine bağlı olarak verimi hakkında bir sonuç elde edilememiştir.
Örneğin, CO2-gübreleme ve artan sıcaklığın (SRES A2 emisyon senaryosu) birleşik etkisi altındaki 2079 simülasyonları, iki iklim modeliyle buğdayın tane veriminde sırasıyla %16 ve %36’lık bir artış ve yaklaşık 25’lik bir düşüş önermektedir.
Mısır veriminde sırasıyla % ve %3 artış beklenmektedir. Diğer çok modelli iklim modelleri, üç emisyon senaryosuna (A2, A1B ve B1) dayalı olarak 2061-2080 yılına kadar buğday veriminde %17-20’lik bir düşüşe işaret etmektedir.
2. Sulama
Tarım, %74’lük pay ile Türkiye’nin en büyük su kullanıcısıdır. İklim değişikliğinden en fazla tarım sektörünün etkilenmesi bekleniyor. Verimsiz sulama yöntemlerinin yaygın olarak kullanılması, gelecekte öngörülen su kıtlıklarının önemli bir nedeni olarak kabul edilmektedir.
Genel olarak, güney ve doğu Akdeniz ülkelerindeki (örneğin Cezayir, Fas, Suriye ve Türkiye) tarımsal kalkınma politikaları, sulanan alanları genişletme planlarını içermesine rağmen, kuzey Akdeniz ülkelerinde sulanan alanın önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde sabit kalması beklenmektedir.
Türkiye’de sulanan arazi yüzölçümü her yıl artmaktadır. Türkiye’de sulanan alan 1960’lı yıllardan itibaren yaklaşık %400 artarak 2001 yılında 5,2 milyon hektara ulaşmıştır.
Sulanan alan miktarının yanında bir diğer konu da kullanılan sulama teknikleridir. Tarımsal tüketimde temel sorun, sulama yöntemlerinin etkinliği ile ilgilidir: Toplam sulama alanının %88,5’i salma sulama, %8,5’i bahar sulama ve sadece %3’ü damla sulama ile sulanmaktadır. Ortalama sulama verimliliği sadece %45’tir ve bu verimin küresel ısınma nedeniyle önümüzdeki yıllarda daha da düşmesi beklenmektedir. Bu da tarımsal arazilerde daha fazla su kullanılmasına neden olacaktır. Bu nedenle su tüketimi artacağından Türkiye’de tarım açısından kuraklık oluşacaktır.
3. Buğday Verimi
Şimdiye kadar iklim değişikliği, Türkiye’de buğdayın hasat tarihinin 8 gün öne alınmasına neden oldu. Ayrıca vejetatif süreyi ve dane dolum süresini kısaltan yüksek sıcaklıklar nedeniyle her geçen yıl buğday verimi düşmektedir. Buğday üretiminde önemli bir gelir kapısı olan ülkemiz, bu veriler göz önünde bulundurulduğunda küresel iklim krizinin tarım sektöründe önemli bir kayba neden olacağı öngörülmektedir.
Bir önceki yazımız olan İklim Nedir? İklim Özellikleri Ve Küresel Isınma başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
